DÜZELTME ( ^ ) İŞARETİNİN KULLANILDIĞI YERLER
Düzeltme işaretinin iki görevi vardır: Uzatma ve inceltme. Bu işaret, bazı kelimelerde ünlülerin uzun okunması, bazı kelimelerde ince okunması, bazı kelimelerde de ünlülerin hem uzun hem ince okunması için kullanılır.
1. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan kelimeleri ayırt etmek için, okunuşları uzun olan ünlülerin üzerine düzeltme işareti konur. (Uzatma görevi)
Beş adet ekmek al. (adet=sayı) Bazı şeyleri âdet edinmiş. (âdet=gelenek, alışkanlık)
Halası hasta olmuştu. (hala=babanın kız kardeşi) Soruma hâlâ cevap vermedi. (hâlâ=henüz)
Halde domates fiyatları yükselmiş. (hal=pazar yeri) Hâli çok kötüydü. (hâl=durum, vaziyet)
Elindekini şuraya bırak. (şura=şu yer) Bu konular şûrada görüşülecek. (şûra=danışma kurulu)
Sabahleyin alemi göndere çektik. (alem=bayrak) Şu âlemde neler oluyor? (âlem=dünya, evren)
NOT: Yazılışları bir, işlevleri ve okunuşları farklı olan Arapça bî-, Farsça bî- ön eklerini ayırt etmek için okunuşu uzun olan Farsça bî- ön ekinde düzeltme işareti kullanılır.
Bîçâre gönül neylesin? (bîçâre=çaresiz) Futbol hakemleri bîtaraf olmalıdır. (bîtaraf=tarafsız)
Bilhassa onu görmek istiyorum. (bilhassa=özellikle) Memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmişti.
Bilumum motor işleri yapılır. (bilumum=bütün, hepsi)
2. Arapça ve Farsçadan dilimize giren birtakım kelime ve eklerde “g, k, l” ünsüzlerinin ince okunduğunu göstermek için, bu ünsüzlerden sonra gelen “a” ve “u” sesleri üzerine düzeltme işareti konur. (İnceltme görevi)
Yunus Emre dergâha kırk yıl odun taşımış. Gâvur icadı diye kabul etmemek olmaz.
Bana bu kalem onun yadigârıdır. Orada tezgâhtar olarak çalışıyor.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Hikâyeyi okuyunuz. Dükkânda çalışacakmış. Masanın üzerindeki kâğıtları getirsene.
Bu işten epey kâr etti. (kâr=kazanç) Akşam kar yağdı. (kar=yağış şekli)
Cezaevindeki mahkûmlar ayaklanmış. Deprem büyük felâkettir. Söz gümüşse sükût altındır.
Mezkûr mahalde girmek yasaktır. (mezkûr=zikredilen, sözü edilen) Mekânımız çok güzel oldu.
Gâh eserim yeller gibi, gâh tozarım yollar gibi. Ordugâh hazırlanmıştı.
Amacımız ahlâklı insan yetiştirmektir. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl.
Ne bu şiddet, bu celâl? Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl.
Selâm verdim rüşvet değildir diye almadılar. Konuşma üslûbunu beğenmedim.
Nedim Lâle Devri şairlerimizdendir. Toplantı tarihi ilân edildi. Hayâl ediyor.
Sözleşmeye çeşitli maddeler ilâve edildi. Lâzım geldikçe alırsın. Ey Türk istikbalinin evlâdı!
NOT: Yukarıdaki örneklerde düzeltme işareti, inceltme ve uzatma görevinde kullanılmıştır. Ayrıca şu kelimelerde de düzeltme işareti kullanılmalıdır: kâfir, sükûn, billûr, ilâç, iflâs, ihtilâl, kelâm, lâkin, mahlâs, sülâle, telâş...
NOT: Batı kökenli kelimelerde de “ l ” ünsüzünün ince okunduğunu göstermek için düzeltme işareti kullanılır. (İnceltme görevi)
Klâsik eserler, her zaman okunan eserlerdir. Kış sebzesi denince aklıma lâhana gelir.
Elektrikten tasarruf etmek için gereksiz yere yanan lâmbaları söndürmeliyiz.
Bizim harflerimiz Lâtin kökenlidir. Her öğrenci plânlı çalışmalıdır.
Büyük şirketler reklâma büyük önem verirler. Yazın plâjda güneşlenmeyi çok severiz.
Bu parça son plâğında yer almayacakmış.
Lâiklik nedir? (lâik kelimesinde “l” ince okunur, “a” uzatılmaz)
NOT: Ses yansımalı kelimelerde de “ l ” ünsüzünün ince okunduğunu göstermek için düzeltme işareti kullanılır. (İnceltme görevi)
Kar lâpa lâpa yağıyordu. Leyleğin ömrü lâklâkla geçer. Boş konuşmaya lâkırdı denir.
3. Farsça nispet î’sini (uzun okunan i ) göstermek için düzeltme işareti kullanılır. Böylece anlam karışıklığı önlenmiş olur. Nispet î’si kelimeye aitlik, ilgili, ilişkin gibi anlamlar katar. (-i ünlüsünü uzatma görevi)
Türk askeri korkusuzdur. Askerî birlikler geçiyordu.
Fizik ilmi gittikçe gelişiyor. İlmî konularda bilim adamları konuşmalıdır.
Atatürk’ün resmi bize bakar her zaman. Resmî dairelerde kurallara uymalıyız.
İslâm dini ahlâklı olmayı öğütler. Din Kültürü dersinde dinî bilgileri öğreniriz.
Bu konudaki fikri nedir? Bu yazı, fikrî plâna göre yazılmıştır.
Dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Edebî konularda konuşalım.
İktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
NOT: Sözlük, dizin ve ansiklopedilerde düzeltme işareti almamış olan kelimeler önce gelir: adet, âdet gibi.
ANLAM KARIŞIKLIĞINI ÖNLEMEK İÇİN DÜZELTME İŞARETİNİN (UZATMA GÖREVİNDE) KULLANILDIĞI BAZI KELİMELER
adem (yokluk) âdem (insan) dar (ensiz) dâr (ev)
akit (sözleşme) âkit (sözleşme yapan) hak (doğruluk) hâk (toprak)
ala (karışık renkli) âlâ (pekiyi) nar (bir meyve) nâr (ateş)
Ali (kişi adı) âli (yüce, yüksek) tabi (elbette) tâbi (bağımlı)
alim (her şeyi bilici) âlim (bilgin) vakıf (para, mülk) vâkıf (bilen; vakfeden)
ama (fakat) âmâ (görmez, kör) yad (yabancı) yâd (anma)
amin (kimya terimi) âmin (dua sözü) yar (uçurum) yâr (sevgili)
aşık (ayak bileğindeki kemik) âşık (vurgun, tutkun, seven)
ayan (belli, açık) âyan (ileri gelenler) nazım (şiir) nâzım (düzenleyen)
dahi (bile) dâhi (yaratıcı gücü olan kimse) dahil (karışma) dâhil (iç, içeri)
hadis (Peygamber sözü) hâdis (meydana gelen)
|